19 Ocak’ta CNN Türk’te Hakan Çelik ile Hafta Sonu Keyfi programına Prof. Dr. Kerem Doksat ile birlikte konuk olarak katıldım. Konumuz sosyal medya bağımlılığıydı. Sosyal medya bağımlılığı, hayatımıza çok yeni giren bir kavram olmasına rağmen, kökeni bilgisayarların hayatımıza dahil olmasına dayanıyor. Çünkü sosyal medya bağımlılığına gelene kadar bilgisayar bağımlılığı, oyun bağımlılığı, internet bağımlılığı gibi kavramları tartıştık. Psikolog ve psikiyatristler günümüzde sosyal medya bağımlılığı hakkında araştırma yapıyor, peki nedir sosyal medya bağımlılığı?
Yoksa Hepimiz Bağımlı mıyız?
Twitter’da 1 saat boyunca başkalarının ne yazdığını okuma durumunda bir bağımlılıktan söz edilebilir miyiz? Böyle bir durumda “gündemle ilgili bilgi alıyorum. Twitter bunun için var.” diyoruz. Bağımlılıktan bahsedebilmek için iş, araştırma gibi zorunlu haller dışında 6 saatten fazla kullanım oranına sahip olmak ve bunu her gün yapmak gerekiyor.
Sosyal medya bağımlılığında ise, temel tanı olarak kişilerin çok uzun süre sosyal ağlarda gezinmesi, bu sürenin gerçek sosyal ilişkilerinden daha uzun sürmesi, kişiler okul/iş gibi önemli aktivitelerini engelleyici olarak değerlendirilmektedir. Bağımlılar, sosyal ağlara erişmelerini engelleyen her türlü aktivite zararlı olarak düşünürler ve bu da bağımlıların konsantre olmasını, verimli olmasını engeller.
Sosyal Medya Bağımlılığının Nedeni Fiziksel Olabilir mi?
Harvard Üniversitesi’nin 2012’de yaptığı araştırmaya göre, kendini anlatmak, dopamin salgımızı artırıyor. Arkadaşlarımızla, eşimizle yaptığımız günlük fiziksel konuşmalarda %30 ila %40’lık bir oranda kendimizden bahsederken, sosyal medyada bu oran %80’e çıkıyor.
Aynı araştırmada, katılımcılara MR ile taramalar yapılıyor: İnsanlar kendilerinden bahsederken mezolimbik dopamin sistemleri, nucleus accumbens, ventral tegmental alanlarımızda uyarılma meydana geliyor, ancak başkalarını dinlerken bu alanlarda herhangi bir uyarılma meydana gelmiyor.
Bu açıdan baktığımızda sosyal medya bağımlılığının sadece psikolojik olarak değil, fiziksel olarak da bir temeli olduğunu söyleyebiliriz.
Sosyal Medya Kullanım İstatistikleri
Türkiye’deki kullanıcıların aylık internet kullanım oranları 32 – 33 saat arasında. Bu kullanım oranıyla Avrupa’da İngiltere’den sonra ikinci sırada yer alıyoruz.
Gençlik ve Spor Bakanlığının yayımladığı “Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu”na göre, Türkiye’de gençler arasında günde 6 saatten fazla sosyal medya kullanım oranı %13.
“Çevremde sosyal medya bağımlısı olduğunu düşündüğüm birçok arkadaşım var” diyen gençlerin oranı %57. Gençlerin %45’i günün her anında sosyal medyaya ulaşmak istiyor.
Bir Sosyal Medya Bağımlısını Nasıl Tanırız?
Uyanır uyanmaz akıllı telefonunu, tabletini ya da bilgisayarını açar ve uyuduğu zamanda takip edemediği içeriklere göz atarak kaybettiği zamanı geri kazanmayı ister.
Hayatlarında olup biten her detayı sosyal medya üzerinden duyurur ve herkesin ne yaptığını bilir. Artık telefon açtığımızda “şu oldu.” demek kimseyi şaşırtmıyor, çünkü zaten sosyal medya sayesinde bunları biliyor oluyoruz.
“Şu fotoğrafımı gördün mü ne harikaydı?”, “ne güzel yazmışım değil mi?” gibi sorular ile insanlardan like isteme davranışları gelişiyor.
Kendi Facebook gönderilerini “beğenmek”, kendi tweetini favorilere almak, kendi Instagram fotoğrafını beğenmek de çok sık karşılaşılan durumlardan bir tanesi.
Örneğin metro, asansör gibi internetin olmadığı alanlarda sürekli telefonunu kontrol eder, uçak iner inmez cep telefonunu açar.
Sosyal Medya Kullanıcılarının Karşı Karşıya Olduğu Riskler
Anksiyete / Bunaltı: Sosyal medya bağımlıları başka insanlarla fiziksel iletişim kurmakta zorlanırlar. Sosyal medyada özellikle yazışırken yüz yüze olma baskısı olmadığı için insanlar çok daha rahattırlar. Ancak uzun süre sosyal medyayı kullanan kişilerde yüz yüze görüşmede anksiyete belirtileri gözlemlenir.
Bağımlı Kişilik Tipi: Uyuşturucu, kumar ve diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi, sosyal medya bağımlılarında bağımlı kişilik tipine uyan davranışlar (yoksunluk krizleri, verimlilik kayıpları vs.) gözlemlenir.
Yalnızlık: Çok uzun süre sosyal medya kullanan ve bağımlılık geliştiren kişiler, sosyal medyada her ne kadar çok fazla arkadaşa sahip olsalar da, fiziksel arkadaş ilişkisinin eksikliğini yaşarlar. Bu da onları sanal ilişkiler geliştirmeye zorluyor.
Stres: Aslında bu kısır bir döngü. İnsanlar sosyal medyayı stresten uzaklaşmak için kullanıyorlar, ancak uzun süreli sosyal medya kullanımının kendisi stres üreten bir yapıya bürünüyor. Çünkü sosyal medya kullanırken günlük işlerini, günlük işlerini yaparken de sosyal medyalarını düşünüyorlar.
Kurtulmak İçin Ne Yapmalıyız?
Sosyal medya bağımlılığından kurtulmak sanıldığı kadar zor değil.
Sosyal medya bağımlılığından kurtulmak için sorununuzu kabul edin.
Bağımlılığınızı ortalama seviyesine çekmek için bir plan yapın. Örneğin her gün 1 saat boyunca sosyal medya kullanacağım diye kendinize kurallar koyun. Kalan zamanınızı başka aktiviteler ile değerlendirin. Neler yapabileceğinizi planladığınızda her şeyin daha sağlıklı olacağını göreceksiniz.
En çok kullandığınız sosyal medya araçlarına yoğunlaşın.Vaktinizi değerli kullanabilmek ve planınıza sadık kalabilmek için en çok kullandığınız sosyal ağlara yönelin ve belirlediğiniz süreyi bu ağlar arasında kullanım yoğunluğunuza göre dağıtın.
Gerekirse uzmana danışın.Sosyal medya ve internetten uzak kaldığınızda kendinizi çok kötü hissediyorsanız, sosyal medya ve internet bağımlılığı konularında bilgili bir uzmandan yardım alabilirsiniz.
Yani azı karar, çoğu zarar atasözümüzden yola çıkarak her şeyin başı denge diyoruz. 24 saatlik zaman diliminde yaşantımızı yönetirken temel ihtiyaçlar yemek, içmek, uyumak, nefes almak dışında yaptığımız tüm faaliyetleri belli zaman aralıklarına bölerek kontrol altına almamız gerekiyor. 360 derece yaşamı yönetmek büyük başarı. Bana “sen yapabiliyor musun?” diye sorarsanız henüz tam değil, ama en azından gayretliyim.
1 comment
Comments are closed.