İnternet günlük yaşamımız için vazgeçilmez olsa da sahtecilik sebebiyle mağdur olan kullanıcı sayısı da artmaya devam ediyor.
İnternet ortamında güvenlik son derece önemli bir konu: E-posta adresinizin, sosyal medya hesaplarınızın, kredi ve banka kartlarınızın, banka hesaplarınızın, online ve mobil alışveriş sitelerindeki üyeliğinizin, ücretli/ücretsiz üye olduğunuz servislerin ve daha pek çok kimliğinizle ilgili bilgilerinizi güvenli tutmak zorlaşıyor. Bu sebeple web siteleri ve servisler kullanıcılar için çok daha geliştirilmiş seçenekler sunuyor. Örneğin karmaşık şifreler oluşturmanız talep ediliyor, online ödeme işlemlerinizde sanal klavye kullanmanız sağlanıyor, web sitesine girişte iki adımlı güvenlik uygulanıyor ve bazı bankalar kredi kartı bilgileriniz ile ilgili şifre ve diğer bilgilerinizin tamamını değil, bir ya da birkaç rakamını girmenizi istiyor.
Buna karşın kredi kartı sahteciliği büyümeye devam ediyor. Javelin Strategy & Research ile LifeLock’un birlikte hazırladığı rapora göre, geçtiğimiz yıl sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde 15,4 milyon kişi sahtecilikten mağdur oldu. Bu sayı, 2015 verilerine göre %16 oranında artışa tekabül ediyor.
Sahtecilerin en çok başvurdukları yöntem ise, kredi kartının fiziksel olarak kullanılmasına gerek olmayan işlemler (card-not-present transactions). İnternetteki tüm ödeme işlemlerimizi bu yöntemle yapıyoruz: Çünkü bu işlem türünde, kredi kartı POS cihazından geçmiyor, sadece kart bilgilerimizi ve güvenlik kodunu girmemiz yeterli oluyor.
Türkiye’de genellikle kart bilgilerinin girilmesinden hemen sonra kullanıcıya SMS ile doğrulama kodu gönderilerek sahtecilik riski azaltılmakta ancak Avrupa ve Amerika’da bu yöntem çok fazla kullanılmıyor.
Banka hesaplarının ele geçirilmesi de 2016’da pek çok mağdur yarattı: Rapora göre, ele geçirilen banka hesaplarındaki kayıpların toplamı 2,3 milyar dolara ulaştı.
3 comments
Comments are closed.