Artan internet hızı ve görüntü teknolojisinde yaşanan gelişmeler doğrultusunda video çekme ve yayınlamanın kolaylaşmasına paralel olarak video tüketimi gün geçtikçe artıyor. Ek olarak mobil internet hızının yükselmesi ve data paketlerinin ucuzlaması da bunda rol oynadı.
Uzun süre YouTube’un domine ettiği video izleme alışkanlarında son dönemlerde Facebook’un ve Snapchat’in de devreye girmesiyle sosyal medya ve dijital dünyadaki içerik tüketme alışkanlıklarımız da değişti.
Mobil cihazlar üzerinden canlı yayın yapmanın yanı sıra, video blogger’ların ya da diğer sosyal medya fenomenlerinin de katkı sağladığı video içerik üretimindeki artış da gösteriyor ki, kullanıcılar video içerikleri tüketmekten hoşlanıyorlar.
Son aylarda Instagram da bu konuda yeni bir adım atarak video sürelerini uzatmıştı: Önceden sadece 15 saniye uzunluğunda videolara izin veren Instagram’ın video süre uzunluğunu önce markalar, sonra da tüm kullanıcılar için 60 saniyeye çıkarması, Instagram’ın da video segmentinde önemli bir oyuncu olması anlamına geliyor.
Araştırmalar gösteriyor ki, 2018’e kadar internet trafiğinin %80’ini video içerikler oluşturacak. Kullanıcılar pek çok mecradan son derece farklı türdeki videoları tüketecekler.
Bunun yanı sıra, video tüketim alışkanları da değişmeye başlıyor: Örneğin kullanıcılar artık sıkıcı buldukları ya da beğenmedikleri videoları sonuna kadar izlemek yerine kapatıyorlar. Bu noktada özellikle ilk 30 saniye son derece önemli, çünkü kullanıcıların bir bölümü uzun video izlemek yerine 30 saniye içerisinde kapatmayı tercih ediyorlar. Bu noktada özellikle videoların ilk saniyeleri son derece önemli ve markaların da videolarını oluştururken özellikle ilk saniyelere önem vermeleri gerekiyor. Bu noktadaki en önemli etken ise, videonun kullanıcıda uyandırdığı his: Kullanıcılar pozitif bir deneyim yaşadıkları videoları izlemeyi sürdürüyorlar.
